Tıbbı ve Aromatik Makaleler

Türkiye Dış Ticaretinde Tıbbı ve Aromatik Bitkiler

Türkiye Dış Ticaretinde <b>Tıbbı ve Aromatik Bitkiler</b>

Tıbbi ve aromatik bitkiler ulusal ekonomimize olan katkıları ve yöre halkına sağladığı ek gelir ile tarımsal ürünler içerisinde önemli bir yere sahiptir.  Türkiye sahip olduğu ekolojik koşullar nedeniyle, bitki türlerinin çokluğu bakımından dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer almakta olup, pek çok bitkininde gen merkezi konumundadır. İhracatın ve iç tüketimin kaynağını genelde doğal olarak yetişen tıbbi bitkiler oluşturmaktadır.

Ülkemiz tıbbi ve aromatik bitkiler ihracatı yıllara göre değişmekle birlikte 90 milyon dolar civarında gerçekleşmektedir. Bu değer içinde kekik, defneyaprağı ve kimyon ilk sıralarda yer almaktadır. Tıbbi bitkiler ithalatı ise 12 milyon dolar civarında olup en önemli ithal ürünleri olarak kekik, adaçayı, çörekotu, keçiboynuzu ve ıhlamur ön sıralarda yer almaktadır.

MEDICINAL AND AROMATIC PLANTS ON TURKEY FOREIGN TRADE

Medicinal and aromatic plants have an important place in agricultural products because of their contributions to our national economy and additional income to local people.
Turkey one of the world’s richest countries with regard to multiplicity of plant species and centre of many plant genes because of its ecological conditions. Medicinal plants grown in nature. Some part of these plants were exported and some parts were consumed in their local area.

Export of medicinal and aromatic plants is approximately 90 million dollars per year with varies according to the years. Within this value thyme, bay leaves and cumin is found in the first row. Medicinal plants import is approximately 12 million dollars per year and most imported products are thyme, sage, black cumin, carob and lime.

GİRİŞ

Türkiye zengin bir bitki çeşitliliğine, geniş bir yüz ölçümüne ve farklı iklimlere sahip yapısıyla yabani ve kültürü yapılan tıbbi ve aromatik bitkiler yönünden önemli bir ekonomik potansiyele sahip bulunmaktadır. Bu ekonomik potansiyel, gelişmiş ülkelerdeki, yerleşmiş bitkisel ilaç, bitki kimyasalları, gıda katkı maddeleri, kozmetik ve parfümeri sanayilerinin girdisini teşkil eden pek çok bitkisel ürünü veren bitkilerin ülkemiz florasında yer almasından kaynaklanmaktadır. Doğal olarak yetişen bu bitkilerin bazılarında kalite özellikleri belirlenmiş ve kimyasal yapıları aydınlatılmıştır. Bunun yanında her geçen gün bu bitkiler ile ilgili bilimsel çalışmalar artarak devam etmekte ve bazı ekonomik öneme sahip türler kültüre alınarak tarla üretimine geçilmektedir.
Ülkemiz çok zengin doğasına rağmen, hala işlenmemiş bir bitki ihracatçısı olmaya devam etmektedir. Ülkemizde bitkisel ilaç sanayinin gelişmemesi, bunun yanında parfümeride kullanılan sentetik ürünlerin daha ucuz olması gibi nedenlerle, doğal uçucu yağların ikinci planda kalması, tıbbi ve aromatik bitkilerin üretim olanaklarını kısıtlamıştır. Ayrıca ülkemizde ne yazık ki hala doğadan toplanan bitkilerle ilgili yasal düzenlemeler olmaması kültüre alma çalışmalarını engellemiş, bunun sonucu olarak da standart ve kaliteli ürün elde etme imkanları çok yavaş gelişme göstermiştir. Aynı zamanda çok değerli olan bazı drogların doğadan toplanarak yok pahasına yurt dışına satılması neticesinde oluşan floradaki baskı, bazı türlerin azalmasına neden olmuş, nesli tehlike altında olan türler için söküm ve toplama kotaları ile toplama yasakları getirilmiştir. Ülkemizin dünya pazarlarında söz sahibi olabilmesi için bu tür bitkilerin kültüre alınarak geliştirilmesi, yeterli çeşitlilik ve üretim ölçeğinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

MATERYAL VE METOT

Materyal
Bu çalışma derleme niteliğinde olup, çeşitli kuruluşlar tarafından yayınlanan tıbbi ve aromatik bitkiler üretimi ve dış ticareti ile ilgili her türlü istatistiki veriler ve yayınlar materyal olarak kullanılmıştır.

Metot
Makro düzeyde çeşitli kaynaklardan derlenen verilerin analizinde yüzde hesaplarından yararlanılmıştır.

TIBBİ VE AROMATİK BİTKİLER

Üretim
Bugün dünyada kullanılan bitki sayısı Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 20.000 civarındadır. Bunlardan 4.000 drog yaygın bir şekilde kullanılırken halen dünyada 2.000, Batı Avrupa’da ise 500 kadar tıbbi bitkinin ticareti yapılmaktadır (4). Türkiye florası, belirlenen 10.000’in üzerinde bitki çeşidi ile Avrupa’nın tamamının sahip olduğu bitki sayısına (yaklaşık 12.000) yakın olup, büyük bir çeşitlilik ve zenginlik göstermektedir. Floranın 1/3’ünü aromatik bitkiler oluşturmakta olup, 3.000 kadar bitki de endemiktir. Aktarlarda satılan bitki sayısı 300 civarında olup 70-100 kadar bitkinin ihracatı yapılmaktadır (3). Ülkemizde tıbbi olarak kullanılan bitkilerin sayısı 500 civarında olup, neredeyse tamamı doğal olarak yetişmektedir. Bunlardan çok az bir kısmı kültüre alınmıştır (7). Son yıllarda tıbbi bitkilere olan talebin artması, tıbbi bitkilerin tarımını gündeme getirmiş ve bu bitkileri kültüre alma çalışmaları başlatılmış ve bazılarında da önemli gelişmeler kaydedilmiştir (2).  Bazı Avrupa ülkelerinde tarım arazisinin azalması ve işçilik ücretlerinin çok yüksek olması nedeniyle tıbbi bitki yetiştirilmesi hemen hemen terk edilmiştir. Bu nedenle Avrupa ülkeleri drog ihtiyaçlarını dış ülkelerden ithalat yolu ile karşılamaktadır (5).  Tıbbi bitkilerdeki etkili maddelerin sentetik yolla elde edilenlere nazaran etkisinin çok yönlü olması, tıbbi ve aromatik bitkilerin ilaç sanayi yanında, gıda ve meşrubat, parfüm ve kozmetik endüstrisi gibi pek çok alanlarda kullanılması tüketimini hızlandırmış, buna bağlı olarak da üretim zorunluluğu ortaya çıkmıştır.

Türkiye’de tıbbi ve aromatik bitkiler, genel olarak doğadan toplama yöntemiyle tedarik edildiğinden, bu bitkilerin üretim miktarlarına ilişkin resmi istatistikler mevcut olmayıp, bu konuda sağlıklı veri bulma olanağı da bulunmamaktadır. Bununla birlikte kültürü yapılan bir kısım tıbbi ve aromatik bitkinin üretim alan ve miktarları Türkiye İstatistik Kurumu kayıtlarına geçmiş bulunmaktadır. Buna göre; ekiliş alanları ve üretim miktarları yıllara göre değişmekle beraber, 2006–2007 ve 2008 yıllarına ait, anason, kimyon, şerbetçiotu ve kekik ekiliş alanları ile üretim miktarlarına ilişkin rakamlar Çizelge 1’de verilmiştir.

Türkiye’nin Tıbbi ve Aromatik Bitkiler İhracatı
Türkiye uzun zamandan bu yana tıbbi ve aromatik bitkileri ihraç eden önemli ülkeler arasında yer almakta olup, bu bitkilerin dışsatımı genellikle doğal floradan sökme ve toplamaya dayanmaktadır. Ülkemizde tıbbi ve aromatik bitkiler ihracatı çeşitli Gümrük Tarife İstatistik Pozisyon (GTİP) numaraları altında yapılmakta olup, pek çok bitki türü ‘diğerleri’ faslı altında ihraç edildiğinden adları ve ihraç değerleri tam olarak bilinememektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu kayıtlarından elde edilen rakamlara göre Türkiye’nin tıbbi ve aromatik bitkiler ihracatı yıllara göre değişmekle birlikte yaklaşık 90 milyon dolar civarında gerçekleşmekte olup, Türkiye’nin yıllar itibariyle başlıca tıbbi ve aromatik bitkiler ihracatı Çizelge 2’de verilmiştir. Çizelge 2 incelendiğinde; başta kekik, defneyaprağı ve kimyon olmak üzere, keçiboynuzu, adaçayı, anason, rezene, mahlep ve ıhlamurun önemli ihraç türleri olduğu görülmektedir. İhracat miktar ve değerlerinde yıllar itibariyle önemli dalgalanmalar olduğu dikkati çekmektedir.

Çizelge 2’de verilen ve Türkiye’nin ihracatında önemli olan 16 bitkinin ihracat değeri, 2005 yılında 62 milyon dolar civarında iken, 2008 yılında 90 milyon dolar seviyesine ulaşmıştır. 2008 yılında yapılan ihracatın değer olarak %47.4’ü kekik, %22.1’i defne yaprağı, %10.3’ü anason, %7.5’i kimyon ve %4.2’si rezene ihracatından elde edilmiştir. Ülkemiz tıbbi ve aromatik bitki ihracatının en önemli kalemlerinden olan adı geçen bu 5 bitki türü, 2008 yılında ihraç edilen 16 bitkiye ait toplam ihracat değerinden %91.5 oranında pay almıştır.
Türkiye’nin tıbbi ve aromatik bitki ihracatında önemli olan türlerin, yıllar itibariyle ihraç edildiği ülkelere göre değişimleri çizelge 3,4,5,6, ve 7’de verilmiştir. 2008 yılında yapılan ihracatın değer olarak %47.4’ü kekik, %22.1’i defne yaprağı, %10.3’ü anason, %7.5’i kimyon ve %4.2’si rezene ihracatından elde edilmiştir. Ülkemiz tıbbi ve aromatik bitki ihracatının en önemli kalemlerinden olan adı geçen bu 5 bitki türü, 2008 yılında ihraç edilen 16 bitkiye ait toplam ihracat değerinden %91.5 oranında pay almıştır.

Türkiye’nin tıbbi ve aromatik bitki ihracatında önemli olan türlerin, yıllar itibariyle ihraç edildiği ülkelere göre değişimleri Çizelge 3, 4, 5, 6, ve 7’de verilmiştir.

Türkiye’nin yıllar itibariyle önemli ülkelere göre kekik ihracatının verildiği Çizelge 3 incelendiğinde; Ege Serbest Bölgesi’ne yapılan kekik ihracatı hariç tutulduğunda, başta ABD ve Almanya olmak üzere, İtalya ve Kanada en fazla kekik ihracatı yapılan ülkeler olarak göze çarpmaktadır. Türkiye dünyadaki en önemli kekik ihracatçısı ülkedir. Türkiye’den ihraç edilen kekiğin büyük bir bölümü Origanum cinsindendir. Ülkemizden kekik adı altında en fazla ihraç edilen tür ise İzmir kekiği olarak bilinen Origanum onites’tir.

Kekik ihracatı yapılan ülkelere ait ihracat miktar ve değerlerinde yıllara göre önemli dalgalanmalar olduğu dikkati çekmektedir. 2005– 2008 yılları arasında kekik ihracat değeri devamlı bir artış göstermiş olup, 2008 yılında 2005 yılına göre %140 oranında artış göstererek 42.9 milyon dolar seviyelerine ulaşmıştır. 2008 yılı ihracat değerleri dikkate alındığında; Ege Serbest Bölgesi (%47.5), ABD (%19.8), Almanya (%11.5), ve İtalya (%3.2) en fazla kekik ihracatı yapılan ülkelerdir. ABD, Türkiye’nin kekik ihracatının gerçekleştirildiği en önemli ülke konumundadır. Ege Serbest Bölgesine yapılan kekik ihracatı değer olarak yıllara göre sürekli artış göstermiş olup, Ege Serbest Bölgesine gerçekleştirilen ihracatın diğer ülkelere yapılan ihracattan ayrı değerlendirilmesinde fayda vardır. Ülkelere göre değişmekle birlikte, genel olarak, 2005 ve 2006 yıllarında 1 kg kuru kekik, ortalama 1.7-1.9 dolardan ihraç edilirken, 2007 yılında kekiğin birim ihraç fiyatı 3.5 dolara, 2008 yılında ise 4.4 dolar düzeyine ulaşmıştır.

Dünyanın en büyük kaliteli defne üreticisi olan Türkiye, aynı zamanda defne yaprağı dışsatımı yapan birkaç ülkeden birisidir. Türkiye dünya defne ihracatında hemen hemen tek ihracatçı ülke konumunda olup, toplam ihracatın %90’ını karşılamaktadır. Türkiye’nin defneyaprağı ihracatı yaptığı ülkeler yıllara göre farklılıklar göstermektedir (Çizelge 4). Çizelge 4 incelendiğinde Vietnam, Ege Ser. Böl., Polonya, Almanya ve ABD defneyaprağı ihracatının yapıldığı belli başlı ülkeler olarak göze çarpmaktadır. Ege Serbest Bölgesi ve Vietnam’a yapılan defneyaprağı ihracatı son yıllarda büyük bir artış göstermiştir.

2008 yılı ihracat değerleriyle defneyaprağı ihracatının en fazla yapıldığı ülkeler, Ege Serbest Bölgesi hariç tutulduğunda Vietnam, Polonya, Almanya ve ABD olup; toplam defneyaprağı ihracat değerinden bu ülkeler sırasıyla %32.1, %11.5, %9.6,ve %7.0 oranında pay almışlardır. Japonya, Brezilya ve Hollanda da defneyaprağı ihracatı yaptığımız önemli ülkeler arasında görülmektedir.
Defneyaprağı ihracatımız yıllar itibariyle miktar olarak çok fazla bir değişim göstermemesine karşılık değer olarak oldukça büyük artış sağlamıştır. 2005 yılında 1 kg defneyaprağı birim ihraç değeri 2.1 dolar iken; 2008 yılında 2.88 dolara yükselmiştir. Defneyaprağı ihracatında dünyada tekel konumunda olmamıza ve dünya talebi belli olmasına karşın, bazı yıllarda fazla kesim yapılması fiyatların düşmesine neden olmaktadır. Aşırı kesim doğa tahribini de gündeme getirmektedir. Bu nedenlerle kontrollü kesimler yapılmalı ve uygun yörelere plantasyonlar kurulmalıdır.

Kimyon ihracat miktar ve değerinde üretim miktarına ve dünya piyasalarına bağlı olarak önemli dalgalanmalar olmakta ve Türkiye de bu dalgalanmalardan büyük ölçüde payını almış bulunmaktadır.

Türkiye dünya kimyon piyasasında en önemli ihracatçı ülke konumundadır. Dünyada en fazla kimyon üretiminin yapıldığı ülke Hindistan’dır. Ancak Hindistan da baharat kullanımının ve özellikle kimyon tüketiminin fazla olması nedeniyle, üretilen kimyon ancak ülkenin iç tüketimine cevap vermektedir. Türkiye’nin yıllar itibariyle önemli ülkelere göre kimyon ihracatının verildiği Çizelge 5 incelendiğinde Ege Serbest Bölgesi hariç tutulduğunda, kimyon ihracatı yaptığımız önemli ülkelerin başında, ABD, Almanya, Brezilya gelmektedir. 2005 yılında miktar ve değer olarak en yüksek seviyelerinde olan kimyon ihracatı, yıllar itibariyle büyük dalgalanmalar göstermiş, 2008 yılında 2.367 ton kimyon ihracatı yapılarak, karşılığında 6.832.000 dolarlık döviz girdisi elde edilmiştir.

Ülkelere göre değişmekle birlikte genel olarak, 2005 yılında 1 kg kimyon, ortalama 1.48 dolardan ihraç edilirken, 2008 yılında birim ihraç fiyatı artış göstererek 2.88 dolar seviyelerine ulaşmıştır. Ege Serbest Bölgesi hariç tutulduğunda 2008 yılı ihracat değerlerine göre ABD %41.5, Almanya %9.9 ve Brezilya %6.8, ile en fazla kimyon ihracatı yaptığımız ülkeler olarak dikkati çekmektedir. Bu ülkelerin yanında dünyanın birçok ülkesine kimyon ihracatı yapılmakta olup, Fransa, İsrail, Belçika ve Hollanda kimyon ihracatı yaptığımız diğer önemli ülkeler arasında sayılabilir.

Türkiye’nin anason ihracatında ABD, Brezilya, Almanya ve Peru en önemli pazarlar olarak göze çarpmaktadır (Çizelge 6). Çizelge 6 incelendiğinde; anason ihracatında yıllara ve ülkelere göre büyük dalgalanmaların olduğu dikkati çekmektedir. 2008 yılı değerlerine göre Türkiye’nin anason ihracatından ABD %25.3, Brezilya %18.2 Almanya %8.3, Peru %7.0 oranında pay alırken, aynı yıl Ege Serbest Bölgesinde bu oran %4.8 olmuştur. Belçika, Hollanda, Paraguay ve İtalya anason ihracatı yaptığımız diğer önemli ülkeler olarak göze çarpmaktadır.

Türkiye’nin yıllar itibariyle önemli ülkelere göre adaçayı ihracatı Çizelge 7’de verilmiştir. Çizelge 7 incelendiğinde Ege Serbest Bölgesi’ne yapılan adaçayı ihracatı yıllar itibariyle miktar ve değer olarak sürekli artmış, 2008 yılında toplam ihracatın değer olarak %80.9’unu Ege Serbest Bölgesi’ne yapılan ihracat meydana getirmiştir. Ege Serbest Bölgesi hariç tutulursa, adaçayı ihracatı yaptığımız önemli ülkelerin başında İtalya %3.1, ABD %2.2, Hollanda %1.9 ve İspanya %1.8 gelmektedir. Ülkemizde tıbbi adaçayı (Salvia officinalis) doğal florada bulunmadığı için doğadan toplanarak ihracatı söz konusu değildir. Ülkemizde doğada en çok bulunan adaçayı türü Anadolu adaçayı (Salvia triloba sny. Salvia fruticosa) türüdür. Daha çok batı ve güney bölgelerinde yayılış gösteren bu tür doğal floradan toplanıp ihraç edilmektedir. Bunun yanında doğal florada bulunan diğer adaçayı türleri de toplanıp ihraç edilmektedir. Fakat istatistiklerde tür bazında ayrım yapılmadığı için bütün türler adaçayı adı altında gözükmektedir. Ülkemiz florası adaçayı türleri açısından dünyanın en zengin florasına sahip olup, ekonomik öneme sahip ve florada bol miktarda olan türlerin toplanıp ihraç edilmesi söz konusudur. Adaçayı ihracatı yıllar itibariyle miktar ve değer olarak 2005–2007 yılları arasında yaklaşık değerler içerirken, 2008 yılında önemli bir düşüş göstermiştir. Bunun yanında birim ihraç değeri açısından değerlendirildiğinde 2005 yılında 1 kg adaçayı 2.77 dolardan ihraç edilirken, 2008 yılında bu değer 4.13 dolara yükselmiştir.

Türkiye’nin Tıbbi ve Aromatik Bitkiler İthalatı
Türkiye’nin tıbbi ve aromatik bitkiler ithalatı, yıllara göre değişmekle birlikte, baharat bitkileri de dahil edildiğinde 11-12 milyon dolar civarlarında gerçekleşmektedir. Özellikle 2006 yılında 6 milyon dolar civarında olan tıbbi bitki ithalatının 2008 yılında iki katına çıkarak yaklaşık 12 milyon dolar seviyesinin üzerinde gerçekleştiği göze çarpmaktadır. Yıllar itibariyle başlıca tıbbi ve aromatik bitkiler ithalat miktar ve değerleri ile ithalat yapılan önemli ülkeler Çizelge 8’de verilmiştir. Çizelgede yer alan bitkilerden en büyük değere sahip olan kekik reexport yapılmak ve dünya kekik piyasasında etkin olmak için ithal edilmektedir. Adaçayı ise ülkemiz doğal florasında bulunmayan ve kültürü yapılmayan tıbbi adaçayı (Salvia officinalis) olup ithal edilmesi zorunludur. Diğer taraftan keçiboynuzu ve ıhlamur da dış piyasadan gelen talepler doğrultusunda ithal edilerek tekrar ihracata sunulmaktadır. Çörekotunun ülkemizde üretimi yapılmamaktadır. Doğal floradan toplanan miktar ise ülke ihtiyacına cevap vermemektedir. Bu nedenle ülkemizde özellikle gıda alanında yoğun kullanımı bulunan bu bitkiye ait tohumların ithal edilerek karşılanması gerekmektedir.

Tıbbi ve aromatik bitkiler ithalatında en önemli kalemler başta anason ve adaçayı olmak üzere, çörekotu ve keçiboynuzu olarak göze çarpmaktadır. Anason ve çörekotu ithalatında Suriye, adaçayı ithalatında Arnavutluk ve Sırbistan, keçiboynuzu ithalatında K.K.T.C. ithalat yaptığımız ülkeler olarak dikkati çekmektedir.

SONUÇ
Türkiye tıbbi ve aromatik bitkiler yönünden dünyanın en önemli ülkelerinden birisi olmasına rağmen, tıbbi ve aromatik bitki ihracatı henüz istenilen düzeylerde bulunmamaktadır. Yıllara göre değişmekle birlikte 90 milyon dolar civarlarında tıbbi ve aromatik bitki ihracatı gerçekleştirilirken, 11-12 milyon dolar düzeylerinde de ithalat yapılmaktadır.
Türkiye’den 200 civarında bitkisel droga talep olmasına rağmen ancak 70-100 arası drog ihraç edilmektedir (2). Bu drogların büyük kısmının ne olduğu ihracat istatistiklerinde yer almamaktadır. En çok ihracatı yapılanlar dışındaki bitkisel ürünler ihracat istatistiklerinde “diğerleri” faslında yer almaktadır. Bu yüzden ülkemizden ihraç edilen drogların tam bir listesine ulaşabilmek mümkün olmamaktadır. İhraç miktarları az olan drogların isimlerinin de istatistiki kayıtlarda yer alması gerekmektedir. Böylece ülkemizden ihraç edilen drogların adı ve ihraç miktarları doğru olarak ortaya çıkacak, böylece tıbbi ve aromatik bitkiler sektörü ve araştırıcılar daha doğru istatistiki bilgiler elde etmiş olacaklardır.

Bu bitkiler üzerinde sağlıklı çalışmalar yapılabilmesi için bunların ticaretlerinin izlenmesi, ihracat ve özellikle üretim miktarlarının ve bunların ne kadarının doğadan toplama ve ne kadarının da tarla üretiminden geldiğinin istatistiklerde açık ve net olarak yer alması zorunluluğu bulunmaktadır. Bunun yanında özellikle doğadan toplama sonucu elde edilen ürünlerde toplamanın nereden yapıldığına ilişkin bilgilerin mutlaka belirtilmesi gerekmektedir. Böylece toplama alanlarının takip edilmesi ve aşırı toplamaların önüne geçilerek flora üzerindeki baskının azaltılması da sağlanmış olacaktır.

Ülkemiz, ne yazık ki, hala bir işlenmemiş tıbbi bitki ihracatçısı durumundadır. Temizleme, ayıklama, tasnifleme, toptan ve perakende paketleme işlemleri daha çok baharat ve çay olarak kullanılan sınırlı sayıda bitkisel drogun üretiminde uygulanmaktadır. Standartlara uygun bitkisel drog üreten imalatçıların, işlenmiş tarım ürünlerinin Avrupa Birliği ülkelerine serbest giriş hakkından yararlanarak Avrupa pazarlarında pay kapma şansları yüksektir. Bunun

için, ürün çeşitliliğinin arttırılması ve arzulanan standartlara uygun drogların hijyenik şartlarda üretilmesi sağlanmalıdır (7).
Tıbbi ve aromatik bitkilerde doğadan toplamanın kontrollü ve standartlara uygun yapılabilmesi için mutlaka toplama kotalarını içeren yasal zorunluluklar oluşturulmalıdır. Bunun yanında tıbbi ve aromatik bitkiler üretici, toplayıcı ve toptancılarına yönelik birlikler ve kooperatifler kurulması, hem standart ürün elde edilmesinde hem de katma değer yaratma açısından son derece önemlidir.
Bitkisel ürün üzerinde yapılacak olan her işlem bitkisel drogun değerinin artmasına ve katma değerin ülkemizde kalmasına yol açacaktır. Yabani bitki toplarken veya toplatırken doğanın tahrip edilmemesi ve ekolojik dengelerin bozulmaması için özen gösterilmelidir. Talebi artan bitkilerin tarımına geçilmeli ve doğal kaynaklardan kültür bitkilerinin üretiminde gen kaynağı olarak yararlanılmalıdır.

Ünal KARİK, Mustafa ÖZTÜRK
BAHÇE 38 (2): 21-31 (2009)

Kaynaklar »»

1. Anonim, 2009. Türkiye İstatistik Kurumu Kayıtları. Ankara.
2. Arslan, N., 1990. Tıbbi Bitkilerin Kültürü ve Önemi. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Dergisi, Sayı: 53, Ankara. s:7-8.
3. Başer, K. H. C., 1997. Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin İlaç ve Alkollü İçki Sanayilerinde Kullanımı. İstanbul Ticaret Odası Yayın No: 1997-39, İstanbul.
4. Başer, K. H. C., 1998. Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Endüstriyel Kullanımı. Anadolu Üniversitesi Tıbbi ve Aromatik Bitki ve İlaç Araştırma Merkezi Bülteni (TAB) 13-14. Eskişehir, S: 19-43.
5. Baytop. T., 1999. Türkiye’de Bitkiler ile Tedavi. Nobel Tıp Kitabevleri. ISBN. 975-420-021-1. s. 75.
6. Binici, A., 2002. Baharat Değerlendirme Raporu. Orta Anadolu İhracatçılar Birliği, Ankara.
7. Sarı, A. O., B. OĞUZ, 2000. Türkiye ve Dünya’da Bazı Tıbbi, Kokulu ve Baharat Bitkilerinin Yeri ve Önemi. Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Yayın No:98, İzmir.