Tıbbı ve Aromatik Makaleler

Baldıran Otu Zehirlenmesine Bağlı Ölüm: Olgu Sunumu

Baldıran Otu Zehirlenmesine Bağlı Ölüm: Olgu Sunumu

Baldıran Otu Zehirlenmesine Bağlı Ölüm makalesi tıbbi içerikli olmakla beraber, bitkilerin yanlış kullanımının ve bilgisizliğin önemi için paylaşılmıştır.

Özet

Baldıran, beyaz çiçekleri olan kötü kokulu, otsu bir bitki olup, maydanozgiller ailesinin uzun ömürlü bir üyesidir. Latince Conium macalatum (Hemlock) olarak adlandırılan bu ot halk arasında ağuotu, hırhındilik körek, şemsiye otu, yılan otu gibi değişik isimlerle bilinmektedir. Üzerindeki kırmızı erguvan lekeleri yüzünden lekeli baldıran da denilmektedir.

Ülkemizin hemen her yöresindeki dağlarda, orman ve sulak alanlarda, sulak yamaçlarda bulunabilen bu bitki hem insanlar ve hem de hayvanlarda şiddetli zehirlenmelere neden olmaktadır. Baldıran bitkisinin tümü zehirli olmakla birlikte özellikle genç yaprakları, tohum ve meyveleri diğer kısımlarından daha zehirlidir. Erzurum yöresinde gövdesi ve kabuğu soyulduktan sonra yenilen ve turşusu yapılan kimi bitkisiyle karıştırıldığından sık olarak zehirlenmeye neden olmaktadır. Ayrıca, baldıranın maydanoz veya Frenk maydanozu sanılarak yenilmesi sonrasında da zehirlenmeler görülmektedir.

Ülkemizde şifalı bitkilere yoğun ilgi duyulmakta ve bu ilgi günden güne artmaktadır. Bu türden bitkiler, çoğu zaman başkasının tavsiyesi üzerine tedavi amaçlı olarak bilinçsizce kullanılmaktadır. Bu bilinçsizce kullanım şifa ararken ölümle neticelenen trajik sonuçlara neden olabilmektedir. Bu olgu sunumunda bitkilerin tedavi maksadıyla uygunsuz kullanımına dikkatleri çekmek, Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi’nde otopsisi yapılan ve baldıran otu zehirlenmesine bağlı ölüm kararına varılan 42 yaşında kadın olguya ait otopsi bulguları sunularak bu nadir görülen zehirlenme olgusunun paylaşılması amaçlanmıştır.

Giriş

Baldıran, beyaz çiçekleri olan kötü kokulu, otsu bir bitki olup, maydanozgiller ailesinin üyesidir. Latince Conium macalatum (hemlock) olarak adlandırılan bu ot halk arasında ağuotu, hırhındilik körek, şemsiye otu, yılan otu gibi değişik isimlerle bilinmektedir. Üzerindeki kırmızı-erguvan lekeleri yüzünden lekeli baldıran da denilmektedir (1,2).

Ülkemizin hemen her yöresindeki dağlarda, orman ve sulak alanlarda, sulak yamaçlarda bulunabilen bu bitki hem insanlar ve hem de hayvanlarda şiddetli zehirlenmelere neden olmaktadır. Bitkinin tümü zehirli olmakla birlikte özellikle genç yaprakları, tohum ve meyveleri daha zehirlidir (Resim 1). Erzurum yöresinde gövdesi ve kabuğu soyulduktan sonra yenilen ve turşusu yapılan kimi bitkisiyle karıştırıldığından sık olarak zehirlenmelere neden olmaktadır. Ayrıca maydanoz veya Frenk maydanozu sanılarak yenme sonrası da zehirlenmeler görülmektedir.

Baldıran otu  
Resim 1: Baldıran otu  

Coniin, conisein ve conhydrin gibi piperidin türevi alkaloidler içermekte olup, en zehirlisi de coniin (2-propilpiperidin-C8H17N)’dir. Coniin sıçan veya kedi idrarına benzer kokuda, renksiz, çabuk buharlaşan ve kloroformda çözünen bir sıvıdır. Bu alkaloid 30-60 mg düzeyinde toksik semptomlara neden olmakta ve 100 mg sonrası düzeylerde ise letal etki göstermektedir (3-5).

Tarihsel süreç incelendiğin- de bu otun eski zamanlarda mahkûmların cezalarının infazında kullanıldığı, Socrates’in (6) ölümünde de rol oynadığı görülmektedir (Resim 2). Bu alkaloid iskelet kasında sinir uçlarındaki asetilkolin reseptörlerinde blokaj meydana getirmekte ve kürar etkisine benzer bu etkiyle paralizi oluşturmaktadır. Solunum kaslarının da paralize olması sonucunda asfiktik bir ölüme neden olmaktadır.

Baldıran zehiri içerek intihar eden Socrates
Resim 2: Baldıran zehiri içerek intihar eden Socrates

Ülkemizde şifalı bitkilere yoğun ilgi duyulmakta ve bu ilgi günden güne artmaktadır. Çoğu zaman başkasının tavsiyesi üzerine bu türden bitkiler tedavi amaçlı olarak bilinçsizce kullanılmaktadır. Bu bilinçsizce kullanım şifa ararken ölümle neticelenen trajik sonuçlara neden olabilmektedir. Bitkilerin tedavi maksadıyla bilinçsizce kullanımına dikkatleri çekmek için bu nadir görülen zehirlenme olgusunun paylaşılması amaçlanmıştır.

Olgu

Olay tarihinde bahçeden topladığı bitkileri çiğ olarak yedikten sonra ağız kuruluğu, halsizlik, fenalaşma yakınmasıyla özel bir hastaneye kaldırılan 42 yaşında kadın olguya mide lavajı uygulanmış. Lavaj sonrası yoğun kusmaları başlayan hastada kısa süreli bir rahatlama sonrası bilinç hızla kapanmış, solunum ve dolaşımın durması üzerine resüsitasyonla yeniden canlandırılarak başka bir hastanenin yoğun bakım ünitesine sevk edilmiş ve solunum cihazına bağlanarak aktif kömür tedavisi başlanmış.

Çekilen tomografide patoloji saptanmayan hastada ışık refleksi alınmamaya başlamış, konvülziyonların başlaması üzerine tedaviye antikonvülzan ilave edilmiş. Bu arada yediği bitkinin baldıran otu olduğu öğrenilmiş ve klinik seyir de zehirlenmeyle uyumlu bulunmuş. Hastanın yatışının 9.gününde cevapsız bradikardi sonrası kardiyak arrest gelişmesi üzerine yapılan resüsitasyona yanıt alınamamış ve eks olarak kabul edilmiş. Yapılan adli muayene işlemi sonrasında ölüm sebebinin tespit edilmesi amacıyla otopsi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu’na gönderilmiştir.

Dış muayenede tıbbi girişimlere ait iğne izleri dışında özellik saptanmadı. İç muayenede; 1420 gram tartılan beyinde formasyon kaybı, kıvamda yumuşama ve yer yer erime alanları olduğu saptandı. Kafa kubbe ve kaide kemikleri sağlam bulundu. Göğüs ve boyun organlarının tetkikinde; akciğer ağırlıklarında artış, akciğer kesitlerinde alacalı görünüm, kıvamda sertleşme dışında özellik saptanmadı. Batın açıldığında; karaciğer 1870 gram ağırlıkta olup, yüzey ve kesitlerinde nodüler görünüm saptandı.

Hastane yatışı nedeniyle toksikolojik analiz için örnek alınmadı. İç organ parçalarının rutin histopatolojik incelemesinde; myokard ve böbrekte hiperemi, akciğerde taze lobüler pnömoni ve irinli bronşit, karaciğerde ağır hiperemi, beyin ve beyincikte otoliz saptanmıştır.

Her ne kadar hastane yatışı nedeniyle toksikolojik analiz yapılamamışsa da tıbbi belgelerde tanımlanan klinik bulgular ile otopsisinde ölüme müessir travmatik değişim saptanmayan kişide ölümün baldıran otu (conium macalatum) zehirlenmesi ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatine varılmıştır.

Tartışma

Maydanozgillerden olan baldıran otunun maydanoz veya Frenk maydanozu sanılarak yenilmesi sonucu zehirlenmeler meydana gelebilmektedir. Zehirlenmeden sorumlu olan aktif bileşikleri alkaloidler olup, heterosiklik bir halkada N içermektedir. Baldıran otunda bulunan alkaloidler conium alkaloidleri olarak tanımlanmaktadır. Bu alkaloidler yapısal olarak nikotine benzer ve patofizyolojileri de benzerdir. Başlangıçta oluşan nikotinik aktivasyon santral sinir sisteminde stimülasyona yol açmaktadır. Bu evrede görülen semptomlar başağrısı, ataksi, salivasyon, diaforez ve taşikardidir. Şiddetli zehirlenme olgularında bu faz bradikardi, asendan motor paralizi gibi bulgularla karakterize olan depresan bir fazla devam etmektedir. Santral sinir sisteminde depresyon ve özellikle nöromüsküler bileşkede non-depolarizan blokajla solunum felci ve ölümle sonuçlanmaktadır (3).

Olay tarihinde bahçeden topladığı bitkileri çiğ olarak yedikten sonra ağız kuruluğu, halsizlik, fenalaşma yakınmasıyla özel bir hastaneye kaldırılan 42 yaşındaki kadın olgumuzda mide lavajı uygulanmış, lavaj sonrası yoğun kusmaları başlayan hastada kısa süreli bir rahatlama sonrası bilinç hızla kapanmış, solunum ve dolaşımın durması üzerine resüsitasyonla yeniden canlandırılarak başka bir hastanenin yoğun bakım ünitesine sevk edilmiş ve solunum cihazına bağlanarak aktif kömür tedavisi başlanmış. Önceleri alınan toksik madde hakkında veriye ulaşılamayan olguda yenilen bitkinin baldıran otu olduğu öğrenilmiş ve klinik seyir de zehirlenmeyle uyumlu bulunmuştur.

Yapılan otopside ölüme müessir travmatik değişim saptanmamış olup, akciğerlerde kıvamda sertlik ve alacalı görünüm ve akciğer ağırlıklarında artış dışında patolojik bulgu saptanmamıştır. İç organ parçalarının rutin histopatolojik incelemesinde ise akciğerde taze lobüler pnömoni ve irinli bronşit saptanmış, diğer organlarda ise hiperemi dışında patoloji belirlenmemiştir. Olguda her ne kadar hastane yatışı nedeniyle toksikolojik analiz yapılamamışsa da tıbbi belgelerde tanımlanan klinik bulgular ile otopsisinde ölüme müessir travmatik değişim saptanmayan kişide ölümün baldıran otu zehirlenmesine ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatine varılmıştır.

Ülkemizde şifalı bitkilere yoğun ilgi duyulmakta ve bu ilgi günden güne artmaktadır. Çoğu zaman başkasının tavsiyesi üzerine bu türden bitkiler tedavi amaçlı olarak bilinçsizce kullanılmaktadır. Bu bilinçsizce kullanım şifa ararken ölümle neticelenen trajik sonuçlara neden olabilmektedir. Bitkilerin tedavi amacıyla bilinçsizce kullanımının önüne geçilmesi ve bu türden trajik sonuçlarla karşılaşılmaması için bu konuda bilgilendirme ve eğitimin önemli rol sahibi olacağını düşünmekteyiz.

Kaynaklar »»

Yalçın Büyük 1, Taşkın Özdeş 2, İbrahim Üzün 3, Mehmet Özbay 1, Bahadır Kumral 4

1, Adalet Bakanlığı, Adli Tıp Kurumu, İstanbul, Türkiye
2, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı, Bolu, Türkiye
3, Akdeniz Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı, Antalya, Türkiye
4, Namık Kemal Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı, Tekirdağ, Türkiye

Alındı: 08.07.2013 / Kabul: 19.08.2013

Sorumlu Yazar: Bahadır Kumral

Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı, Tekirdağ-Türkiye, e-posta: drbkumral@gmail.com

Buyuk Y, Ozdes T, Uzun I, Ozbay M, Kumral B. Death with hemlock poisoning: A case report. J For Med 2013;27(3):199-204 doi: 10.5505/adlitip.2013.59389

1- Çoltu A, Erol O. Conium maculatum (Baldıran otu)’na bağlı bir zehirlenme olgusu. Adli Tıp Dergisi 1989;5:197-99.

2- Vetter J. Poison hemlock (Conium maculatum L). Food Chem Toxicol 2004;42(9):1373-82.

3- Worthley LI. Clinical toxicology: part II. Diagnosis and management of uncommon poisonings. Crit Care Resusc 2002;5(1):73-6.

4- Davies ML, Davies TA. Hemlock: Murder before the Lord. Med Sci Law 1994;34(4):331-3.

5- Lopez TA, Cid MS, Bianchini ML. Biochemistry of hemlock alkaloids and their acute and chronic toxicity in livestock. A review. Toxicon 1999;37(6):841-65.

6- Eye Witness to History: Socrates Erişim tarihi: 04.07.2013